"Hep omuz omuza çekmek istiyorum‚ biraz zıplayabilmek‚ nefes nefese haykırabilmek ne demek bilmek Kıpkırmızı olsun yanaklarım‚ susuzluktan boğazım yırtılma noktasına gelsin ve üstüne ter içinde kalayım o formayla Tüm bunlar 30 saniye içinde olsun bitsin ve söylemeye başlayalım maçın henüz 1. dakikasına doğru bestelerimizi O an da açılsın gözlerim kocaman‚ heyecandan yerimde bir aşağı bir yukarı yer değiştirmek ve totem denilen duyguyu başkalarıyla yaşamak istiyorum Gol olunca uçabilmek birkaç sıra öne‚ kapaklanmak yerlere‚ sevinçten yumaklara katılmak belki "
Bunları düşünüyor mudur acaba? Hiç ağlamış mıdır bu yüzden? Yüzlerce şey getirseler önüne kabul eder miydi bu duygunun yerine Açıkçası ismini bilmiyorum. 30-35 yaşlarında bir adam. Üzerinde yıllardır Fenerbahçe cefasını çektiğinin kanıtı forma Yüzünde maç öncesi heyecanın kırık çizgileri‚ dili kurumuş besbelli. Saçlarını karıştırıyor elleriyle. Göz bebekleri büyüyüp‚ küçülüyor. Terlemiş ellerini üzerine siliyor‚ biraz sıkılmış gibi. Bu heyecan çok fazla diye haykıran bir vücudu var sanki. Tribünleri izliyor şevkle. Okuyor koreografiyi‚ ucundan tutmak istiyor Gözleri dalıp giderken‚ bir alkış tufanı kopuyor yüz metre ilerisinde. Hemen anlıyor. Kutsal formanın çocukları geliyor diyor içinden Dudaklarını kıpırdatıyor ama sesi çıkmıyor. Katılıyor o güruha. Elleri terli. Acı içinde‚ kızarana kadar alkışlıyor Sarı Kanaryasını Seremoniye geçilince toparlanıyor biraz. Elini kalbinin üstüne koyuyor bir süre‚ içinden sesleniyor. Geçecek‚ bu maçı kazanacağız. Sen atmaya devam et. Ben hep burada olacağım. Gülümsüyor. Heyecandan kendi kendine konuşuyor Tek tek futbolcuların isimlerini söylüyor. Hepsinin ardından dua etmek şerefine eriştiğine inananarak mutlu oluyor. Bu onun tek totemi. Başlıyor İstiklal marşı. İçinden söylüyor‚ yine. Marş bitip futbolcular sahanın içine dağılırken gözleri Alexe takılıyor. Her maç öncesi onun dualarına amen oluyor. Tanrıya ulaşması için yardım etmek istiyor. Alex önce dizlerini kırıp oturuyor‚ ellerini ağzına götürüyor ve duasını ediyor. Meşin yuvarlığın tam önünde. O noktada başka kim durabilir öyle diye düşünüyor. Farkında değil maç başlamış bile‚ ama o orada hala Alexin hayaline bakıyor Ve geri sayım eli kalbinde‚ ağzında bestelerle akıyor Şükrü Saraçoğlunda. Zeminler gözleri gibi yeşil‚ ışıl ışıl. Orada olan 55 bin seyircinin halinin sadece diğer bir örneği oluyor Buraya kadar.
Burada başlıyor hikayesi. Geri sayım burada üzüyor onu ilk defa. Orada olamadığı için‚ sonunu düşünmeden zıplayıp‚ haykıramadığı için 30-35 yaşlarında bir adam. Hem mükemmel atmosferden‚ hem eksikliğinden dolayı dolduruyor gözlerini. Önünde Sarı Kanaryası var‚ sadece o oldu diyor. O olacak derken yutkunuyor ve yarım kalıyor sözleri Her şeyi‚ herkes gibi hissederken burada böyle oturmak acıtıyor canını 30-35 yaşlarında bir adam. Tek ayağı yok. Yıllar önce bir kazada kaybetmiş. Tekerlekli sandalyeyle gelip gidiyor maçlara. Ama hep en önde‚ hep aynı duygularla sarmalıyor atkısını boynunu. Yıllar önce olduğu gibi O tek bacağıyla mücadele ediyor kalbiyle. Rakiple‚ rakip taraftarın ettiği küfürlerle. Tek başına aslında. Durmadan savaşıyor Fenerbahçesi için. Gerek bestelerle‚ gerek küfürlerle‚ gerekse göz yaşlarıyla. Bırakmıyor. Kocaman yürekli adam.
Dün akşam Galatasaray maçında maçın koptuğuna dair atılan o baskette ayağa fırladı‚ tüm gücüyle. Ve takımını ayakta yine elleri terli‚ kızarana kadar dakikalarca alkışladı. Gözleri yine doluydu. Bu sefer saf mutluluktan O zaten unuttururdu‚ Fenerbahçesi her gol attığında‚ her maçı kazandığında. Diğer bacağı olurdu Sarı Kanaryası. Yıllar sonra onun sayesinde şen olur ve koşma hevesini kazanırdı. Koşamazdı orası ayrı. Ama hayal ederdi. Orada o taraftarlar arasında olduğunu Olsun derdi‚ yüreklerimiz bir. Hislerimiz aynı. Gözyaşları‚ besteler ikiz. Yenilince edilen küfürler‚ kazanınca şükredilen Tanrı bir
Ve diyorum ki ben bu yazının başından beri. Sen hep gel bu stada. Fenerbahçe senin diğer bacağın‚ biz senin sesin oluruz Hepimizden sağlam bir adamsın sen. Hayata bir adım önden başlıyorsun‚ farkında değilsin. Fenerbahçe var. KOCAMAN bir adım attıracak Aykutun Gözlerinin çocuğu Alexin
Hep söyle o besteleri.
biz gerekirse omuzumuza alır‚
öyle başlarız omuz omuzaya!
Not: 1907 Unifeb Marmara Üni. sitesinden alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder