23 Haziran 2011 Perşembe

Gavur ellerde FB şampiyonluğu

ABİ :)

Zülfü Livaneli - Bana bir şarkı söyle

son dakka!

Ünlü stratejist Bekir Acar, güzel bir kızla görüştüğünü borsaya bildirdi...

Bir adım geriden‚ çok öteye!

"Hep omuz omuza çekmek istiyorum‚ biraz zıplayabilmek‚ nefes nefese haykırabilmek ne demek bilmek Kıpkırmızı olsun yanaklarım‚ susuzluktan boğazım yırtılma noktasına gelsin ve üstüne ter içinde kalayım o formayla Tüm bunlar 30 saniye içinde olsun bitsin ve söylemeye başlayalım maçın henüz 1. dakikasına doğru bestelerimizi O an da açılsın gözlerim kocaman‚ heyecandan yerimde bir aşağı bir yukarı yer değiştirmek ve totem denilen duyguyu başkalarıyla yaşamak istiyorum Gol olunca uçabilmek birkaç sıra öne‚ kapaklanmak yerlere‚ sevinçten yumaklara katılmak belki "


Bunları düşünüyor mudur acaba? Hiç ağlamış mıdır bu yüzden? Yüzlerce şey getirseler önüne kabul eder miydi bu duygunun yerine Açıkçası ismini bilmiyorum. 30-35 yaşlarında bir adam. Üzerinde yıllardır Fenerbahçe cefasını çektiğinin kanıtı forma Yüzünde maç öncesi heyecanın kırık çizgileri‚ dili kurumuş besbelli. Saçlarını karıştırıyor elleriyle. Göz bebekleri büyüyüp‚ küçülüyor. Terlemiş ellerini üzerine siliyor‚ biraz sıkılmış gibi. Bu heyecan çok fazla diye haykıran bir vücudu var sanki. Tribünleri izliyor şevkle. Okuyor koreografiyi‚ ucundan tutmak istiyor Gözleri dalıp giderken‚ bir alkış tufanı kopuyor yüz metre ilerisinde. Hemen anlıyor. Kutsal formanın çocukları geliyor diyor içinden Dudaklarını kıpırdatıyor ama sesi çıkmıyor. Katılıyor o güruha. Elleri terli. Acı içinde‚ kızarana kadar alkışlıyor Sarı Kanaryasını Seremoniye geçilince toparlanıyor biraz. Elini kalbinin üstüne koyuyor bir süre‚ içinden sesleniyor. Geçecek‚ bu maçı kazanacağız. Sen atmaya devam et. Ben hep burada olacağım. Gülümsüyor. Heyecandan kendi kendine konuşuyor Tek tek futbolcuların isimlerini söylüyor. Hepsinin ardından dua etmek şerefine eriştiğine inananarak mutlu oluyor. Bu onun tek totemi. Başlıyor İstiklal marşı. İçinden söylüyor‚ yine. Marş bitip futbolcular sahanın içine dağılırken gözleri Alexe takılıyor. Her maç öncesi onun dualarına amen oluyor. Tanrıya ulaşması için yardım etmek istiyor. Alex önce dizlerini kırıp oturuyor‚ ellerini ağzına götürüyor ve duasını ediyor. Meşin yuvarlığın tam önünde. O noktada başka kim durabilir öyle diye düşünüyor. Farkında değil maç başlamış bile‚ ama o orada hala Alexin hayaline bakıyor Ve geri sayım eli kalbinde‚ ağzında bestelerle akıyor Şükrü Saraçoğlunda. Zeminler gözleri gibi yeşil‚ ışıl ışıl. Orada olan 55 bin seyircinin halinin sadece diğer bir örneği oluyor Buraya kadar.

Burada başlıyor hikayesi. Geri sayım burada üzüyor onu ilk defa. Orada olamadığı için‚ sonunu düşünmeden zıplayıp‚ haykıramadığı için 30-35 yaşlarında bir adam. Hem mükemmel atmosferden‚ hem eksikliğinden dolayı dolduruyor gözlerini. Önünde Sarı Kanaryası var‚ sadece o oldu diyor. O olacak derken yutkunuyor ve yarım kalıyor sözleri Her şeyi‚ herkes gibi hissederken burada böyle oturmak acıtıyor canını 30-35 yaşlarında bir adam. Tek ayağı yok. Yıllar önce bir kazada kaybetmiş. Tekerlekli sandalyeyle gelip gidiyor maçlara. Ama hep en önde‚ hep aynı duygularla sarmalıyor atkısını boynunu. Yıllar önce olduğu gibi O tek bacağıyla mücadele ediyor kalbiyle. Rakiple‚ rakip taraftarın ettiği küfürlerle. Tek başına aslında. Durmadan savaşıyor Fenerbahçesi için. Gerek bestelerle‚ gerek küfürlerle‚ gerekse göz yaşlarıyla. Bırakmıyor. Kocaman yürekli adam.

Dün akşam Galatasaray maçında maçın koptuğuna dair atılan o baskette ayağa fırladı‚ tüm gücüyle. Ve takımını ayakta yine elleri terli‚ kızarana kadar dakikalarca alkışladı. Gözleri yine doluydu. Bu sefer saf mutluluktan O zaten unuttururdu‚ Fenerbahçesi her gol attığında‚ her maçı kazandığında. Diğer bacağı olurdu Sarı Kanaryası. Yıllar sonra onun sayesinde şen olur ve koşma hevesini kazanırdı. Koşamazdı orası ayrı. Ama hayal ederdi. Orada o taraftarlar arasında olduğunu Olsun derdi‚ yüreklerimiz bir. Hislerimiz aynı. Gözyaşları‚ besteler ikiz. Yenilince edilen küfürler‚ kazanınca şükredilen Tanrı bir

Ve diyorum ki ben bu yazının başından beri. Sen hep gel bu stada. Fenerbahçe senin diğer bacağın‚ biz senin sesin oluruz Hepimizden sağlam bir adamsın sen. Hayata bir adım önden başlıyorsun‚ farkında değilsin. Fenerbahçe var. KOCAMAN bir adım attıracak Aykutun Gözlerinin çocuğu Alexin

Hep söyle o besteleri.
biz gerekirse omuzumuza alır‚
öyle başlarız omuz omuzaya!


Not: 1907 Unifeb Marmara Üni. sitesinden alıntıdır.

2011'in Şampiyon Tribünleri





22 Haziran 2011 Çarşamba

'Aslan' Fenerbahçe!


Zaman ilerleyip, yıllar geçtikçe hassasiyetler de gelip geçiyor, değişiyor. Şimdilerde Fenerbahçe formasının önünde, kocaman ve kırmızı bir reklam düşünebiliyor muyuz? Hayır. Ama bir zamanlar, sarı zemin üzerine kırmızı Tamek reklamımız vardı.

Aşağıda Erkan'ın yazdığı, Urfalı Babi'nin "Fenerim Yenerim" şarkısına dair yazıya yorum bırakan arkadaşlardan birisi Fenerbahçe'ye "Aslan" denmesini garip karşılamış. İşte bu da yeni hassasiyet algılarından bir tanesi. Ya eskiden nasıldı? Hatırlayalım.

Yukarıdaki fotoğraf 1964 senesinden... Kadın Ajda Pekkan, adam Ayhan Işık. Hızır Dede filminden bir sahneyi görüyoruz. Esas oğlan ve kızımızın arkasında bir duvar yazısı var; "Aslan Fenerbahçe".

Fenerbahçe Müzesi'ne yolunuz düşerse, müzenin en sonlarında, sol tarafta yer alan 1960'lı yıllar bölümüne bir uğrayın. Oradaki fotoğrafların arasında "Aslan Fenerbahçe"ye başarı dileyen bir pankart göreceksiniz.

Ve çok daha uzun yıllar önce, 17 Kasım 1952 tarihli Milliyet gazetesinden bir haber ile fotoğrafı.

Haberin içeriği şöyle:

"İstanbul dün müstesna bir spor günü yaşadı. Fenerbahçe güzel bir oyunla Beşiktaş'ı 3-1 mağlup etti. Maçı müteakip on bini aşan Fenerbahçeli ellerinde elliye yakın Fenerbahçe bayrağı olduğu halde Taksimde galibiyeti tes'it ettiler"

Fotoğrafa gelince... Benim bir şey yazmama gerek yok sanırım...


- papazın çayırı -

Tsubasa Stayla


MLS kalitesindeki ligde bile böyle goller atılabiliyor sonuçta.

- papazın çayırı -

Gönüllerin Şampiyonu, Hakemler ve Medya Üstüne


Geçen yıl kıyısından döndüğümüz 5’te 5’i bu yıl yaptık. Futbol dışı branşları da futbol kadar büyük bir heyecan ve stresle takip eden taraftarlar için müthiş bir haz bütün branşlarda şampiyonluğu kutlamak. En az iki ay herhangi bir Fenerbahçe maçının stresini, heyecanını yorgunluğunu yaşamayacağım için omuzlarımdan bir ton yük kalkmış gibi hissediyorum.

Sonunda şampiyon olduğumuz bir maçtan sonra hakemler hakkında bir şeyler söylemek pek doğru karşılanmayabilir ama dün maçtan sonra bile sinirim geçmedi. Hakemler tam anlamıyla rezil bir maç yönettiler. Recep Ankaralı, Alper Özgök, Erşan Kartal üçlüsü muhtemelen seriyi yedinci maça götürmek için yüksek yerlerden aldığı talimatları sonuna kadar uyguladılar. Zaten basketbol federasyonu başkanının kupa töreninde olmaması da herhalde serinin yedinci maça gideceği konusunda içinin rahat olmasından kaynaklanıyordur.

Oktay Mahmudi’ye teknik faul verdikten sonra gözlerinin içine baka baka ettiği küfüre yarabbi şükür dediler, ilk yarı sonunda Caner topa ayakla müdahale etmesine rağmen Oğuz’a ayakla müdahale çalıp topu Galatasaray’a verdiler. Shipp’in yarım metre dışarıdan girip attığı sayıya basket verdi gözünün önünde olmasına rağmen Recep Ankaralı. Son periyot Emir’in içeriye Ukiç’e verdiği pasta Ukiç şut atarken Haluk’un yaptığı faulü çalamayıp ribaunt mücadelesinde Lavrinoviç’e son derece ucuz bir faul çaldılar ve Galatasaray iki atış kullandı. Emir’in iki turnikesinde de basket faul var, hakemlerden ses yok ve maçın en kritik yerinde Tutku’dan dışarı çıkan topu görmeyip topu Galatasaray’a verdiler. Alper Özgök topu Galatasaray’a verdikten sonra açısı daha iyi olan ve aslında topun Tutku’dan çıktığını gören Recep Ankaralı’ya doğru koşuyor Fenerbahçeli oyuncular ama Recep Ankaralı ben gördüm deyip kararı değiştirebilecek yüreğe sahip değil. Şampiyon olduk diye bu hakem rezaletinin hiç dile getirilmemesi tuhaf. Kaybettiğin maçtan sonra ağlama zırlama olarak görülebilecek bir şeyi asıl en güçlü anında yapacaksın ki inandırıcılığın olabilsin.

Galatasaray için de bir şeyler söylemek lazım, benim anlamadığım bir şey var, birileri Galatasaray’a Fenerbahçe’nin dörtte biri kadar bütçe kullanacaksınız, sponsorunuz şu olacak aksi takdirde ligde yer alamazsınız diye bir kural mı koydu? Eğer Galatasaray kendimizden çok büyük bütçeli bir takıma karşı oynadık diye ikincilik kutlayacak duruma gelmişse taraftarı basketbola yatırımın neden Fenerbahçe seviyesinde yapılmadığını sorgulamayı seçmeyip, bizden daha bütçeli takıma karşı elimizden geleni budur havasına geldiyse ezeli rekabet bitmiş demektir. Sizi tutan mı var kardeşim, yapın yatırımınızı, daha iyi sponsor bulun eşit şartlarda yarışın, sanki eşit şartlarda yarışmamanın suçu Fenerbahçe’nin yatırımıymış gibi fakir fukara edebiyatı yapmaktan bıkmadınız mı hal?

Medya için de bir parantez açalım, maçları yayınlayan Spormax rezalet bir yayın performnasına imza attı. Özellikle daha önce de dalga geçtiğimiz, ikinci maç sonrası Ömer’e “biz bundan sonraki iki maçı Galatasaray’ın kazanacağını düşünüyoruz” sorusu soran hanım kızımız dün de Ermal’e “bize göre play-off serisinin iki şampiyonu var” diyor. Sen kimsin diye soramıyoruz maalesef kendine. Zaten medyadaki gönüllerin şampiyonu güzelleme törenleri böyle devam ederse FİBA seneye final serilerini oynatmadan iki şampiyon çıkması yönünde tavsiye kararı alabilir. Biz 1995’te Ülker’den çok daha az bir bütçeyle ve rezalet hakem performansına karşı finali kaybettiğimizde kimse gönüllerin şampiyonu falan dememişti. Bizim üç katımız yatırım yapan Eczacı’ya iki sene son anda şampiyonluk kaybedince yine gönüllerin şampiyonu olamadık, erkek voleybol takımımız ligin 5. bütçesine sahipken Arkas’a yarım puanla şampiyonluğu kaptırdığında da gönüllerin şampiyonu olamadık. Bu sene kaybedenler kulübünün üyelerinden bir ricamız var: Gönüllerin şampiyonu olma konusunda usul ve esasları düzenleyen gizli bir yönetmelik falan varsa bize de söylesinler. Niye biz kazanınca zuhur ediyor bu gönüllerin şampiyonu da biz kaybedince ortadan kalkıyor acaba?

Maç bitmiş şampiyon belli olmuş iki büyük takım 26 sene sonra play-off finali oynamış Türkiye’nin spor kanalı olduğunu iddia eden Ntvspor'da yayın yok. Gün boyunca 150 defa La Liga programı yapan İspanyol Muhipleri Cemiyeti doğal üyesi Ntvspor, Figo ve arkadaşlarının gösteri maçını yayınlamakla meşgul. Tabii Ntvspor’u bu yüzden eleştirince kimsenin umurunda değil, "abi adamlar Fenerli" diye eleştirince ancak taraftar bulanabiliyor.

Seri öncesi Polyanacı Galatasaray taraftarının vecizesine atfen bitirelim yazıyı, Galatasaray isminin olduğu her yerde umut vardır belki doğrudur da Fenerbahçe isminin olduğu her yerde de o umut itinayla çöpe atılır.

- PAPAZIN ÇAYIRI -

BEŞ BRANŞ TEK ŞAMPİYON


2010 - 2011 Sezonu BEKO Basketbol Ligi Şampiyonu: Fenerbahçe


2010 - 2011 Sezonu Spor Toto Süper Lig Şampiyonu: Fenerbahçe


2010 - 2011 Sezonu Aroma Voleybol Bayanlar Birinci Lig Şampiyonu: Fenerbahçe


2010 - 2011 Sezonu Aroma Voleybol Erkekler Birinci Lig Şampiyonu: Fenerbahçe


2010 - 2011 Sezonu Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Şampiyonu: Fenerbahçe


***

-PAPAZIN ÇAYIRI -

17 Haziran 2011 Cuma

FB 5'TE 5 YAPTI! PEKİ DİSKO KRALI'NDAN FEYYAZ NE DEDİ?

-fenerbahçe çok koydu. baya koydu öyle böyle koymadı yani inanılmaz koydu yani önünü alamadık yani. koydu koydu koydu bi yerden sonra koymaz diye bekledik daha da koydu. daha fazla koyulmaz herhalde dedim ben ben bi yerde durcak bunun koyması diye bekledim..ama yine koydu..

feyyaz yiğit

11 Haziran 2011 Cumartesi

4 Haziran 2011 Cumartesi

Makattan fitil yememiş olan var mı?

dipnot - 1

Çocukken berber koltuğundaki tahtaya oturup traş olurduk, hatırladınız dimi?..

29 Mayıs 2011 Pazar

spontane cümleler

sabah kalktım uyandım maç izledim gaste okudum televizyonu açtım yemek yedim hayat bazen güzel ya simdi sen de o herkes gibi cekip geri gelecek misin bilmiyorum ama gizli bi güc var eger basıma bisi gelmicekse fethullah'ı sevmiyorum ama abiler de kötü maklube yemeyi özledm ama ben kendi bulgur pilavımı da severim yalınayak evin icinde dolasmaya enfes bayılırım te allaaam ne diyorum ben böyle spontane cümleler mi bunlar yok artık hayır bu kadarı da fazla bitanem iliskimizi gözden gecirme vakti gelmedi mi sence artık su sacmalıga bi son ver oo mehmet abi naber isler nassı gidiyo aa bu arada messi nası koydu yok be abi fatih terim yorum yapmasın ilker yasin bsg diyorum kısaca acılımını siz yapın yok akp degil biz yapcaz bu kelam da burda sona erer...

fatih sultan mehmet reyiz

selam olsun sana! (istanbul'un fethinin bilmemkaçıncı yıldönümünde hepinizi 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum)

28 Mayıs 2011 Cumartesi

HAYALDİ, REAL OLDU!

MESUT ÖZİL, NURİ ŞAHİN, HAMİT ALTINTOP!

Burada şu an yazıyorum ya şimdi

Hah, terapi gibi bişi bu babalar...

Kadir Çöpdemir'li pınar klasik sucuk reklamı

Akşam akşam da olmaz ki hafız yani!..

Komik dizi lan

LEYLA İLE MECNUN

Yeni tasarımımızı beğendiniz mi?

Nası koydu Guardiola reyiz ama :)

KIZILDERİLİ CHAT'İ

NOSTALJİ

3 numara saç, beslenme çantası, kırmızı kurdele, boyundan büyük okul çantası... Böyle bi 1. sınıf öğrencisiydik, hey gidi nostalji...

ÖYLEYSE BAĞIRIN ULAN FENERBAHÇE ÇOK YAŞA DİYE!

27 Mayıs 2011 Cuma

Ayık ol bro!

Giydikçe açılır (giysici), uzadıkça şekillenir (berber), zaman geçtikçe unutursun (arkadaş) - yalan bunlar!

26 Mayıs 2011 Perşembe

İSKENDER REYİZ'DEN

Yemek yemekle tuvalete gitmek arasında çok fark yok; ikisi de doğal ihtiyaçlar sonuçta. Ama, nedense insanlar birbirlerini yemek yemeğe davet ediyorlar da, birlikte işemeye davet etmiyorlar. (K. İskender)

24 Mayıs 2011 Salı

GAF DAĞI

Ya merak, ya tarak!..

Erman Toroğlu: İnsanın başına ne gelirse ya meraktan, ya taraktan...

(Canlı yayın esnasında)

SENİN DE İŞİN ZOR BE ADEM

HANIMLAR / BEYLER, DEMET AKALIN YENİ ALBÜM ÇIKARDI MI?

Yaz mevsiminin gelip gelmediğini ona göre anlicam da, acil cvp pls...

YAŞAM ENERJİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME:

SERDAR ORTAÇ HER ALBÜM ÖNCESİ NE ALIYOSA AYNISINDAN KAMYON KAMYON İSTİYORUM!

Epey ara vermişiz

Şİmdi fark ettim, epey ara vermişiz. Kimimiz okulu bitirme telaşına, kimimiz askerlik heyecanına falan gark oldu bi süre, e şimdi yine burdayız, kaldığımız yerden devam...