28 Mart 2010 Pazar

Şok Şok Şok Fenerbahçe`nin Sami Yen`de Galip Gelmesi Yasaklandı:))


Galatasaray ile oynadığımız maçtan önce Galatasaraylıların tahrik olacağını öne sürerek taraftarlarımızın maça sarı-lacivert atkılarla gitmesini yasaklayan İl Güvenlik Kurulu, takımımızın klasikleşmiş bir skorla Galatasaray`ı mağlup etmesi üzerine acilen toplantıya girdi. Toplantı sonunda yapılan açıklamada Galatasaraylıların tahrik olup, üzülmelerini önlemek amacıyla Fenerbahçemizin bundan sonra Ali Sami Yen`de galip gelmesinin yasaklandığını açıkladı. Bundan böyle takımımız Sami Yen`de en fazla berabere kalabilecek. Bu arada İl Güvenlik Kurulu`nun Galatasaray`ın 11 yıldır sürekli mağlup olduğu Saracoğlu maçları için nasıl bir çözüm getiriceği merakla bekleniyor.

ANTU

UZMAN GÖRÜŞÜ

İddaa uzmanı Gerdan Bey- Boğaç Han ve Haranşuriden Galatasaray - Fenerbahçe son dakika tüyoları.

Gerdan Bey: Fener yener. Gol sayısı 4-6 olur.
Boğaz Han: Galatasaray'dan gol ya da goller bekliyorum. Emre de yok zaten. Üst seçeneği de ağır basıyor.
Haranşuri: İki takım beraberliği bozamaz. Şans faktörü kimin yanında olursa belki 1-0 .

Üç iddaa yorumcumuza da teşekkür ediyoruz.

EL BOSPHORUS

Beklenen gül geldi, çattı. Boğaziçi Derbisi (El Bosphorus) bu akşam saat 19:00 da Ali Sami Yen Stadı'nda. Maçı Digiturk veriyor, ancak bir çok sitede kaçak izleyebilirsiniz. Tabi şimdiden arayışlara başlamanız lazım.
Fenerbahçe, geride kalan 363 maçtan 137'sini kazanırken, Galatasaray bu süre içinde 116 kez galip geldi. Takımlar 110 maçta ise eşitliği bozamadı. (Alt bitmeye de aday bir maç.) ''Sarı Kanaryalar''ın attığı toplam 510 gole, ''Cim Bom'' 463 golle karşılık verdi.

--ÇAKARA GELİN GENÇLER!!--

Bir Zonguldak Atasözü..

Aha dimdik yokuşları, merdivenleri, kara elması, limanı ile meşhur olan Zonguldak'ın bilmediğiniz bir atasözünü öğrendim geldim.
"ÇAKARA GEL."-- Her zaman bir iyi niyet göstergesi, amacına ulaşma temennisi olarak tüm öğrenci cemaatinin ağzında bir kendine iyi bak nidasında söylenen söz. --

Ne pis havası varmış arkadaş. Kurum yağıyor diyorlar bi de.

27 Mart 2010 Cumartesi

26 Mart 2010 Cuma

Teniente geziyor da geziyor

Önce 10 günlüğüne Ceyda'ya, 2.5 günlüğüne de bana uğradı. Askerlik öncesi son gezintiler bunlar tabii...

23 Mart 2010 Salı

Kim çıkarıyo bu tamlamaları aga kim kim kim ?


Malum, bugün Geniş Aile var bizde sizin için birşeyler hazırladık.

Ozan'dan Ulvi'ye Tamlamalar ;

- Ayağını battaniyesine göre uzatan ULVİ
- 5 Dakikası 1 ULVİ
- Pilav yemekten vazgeçince kaşığının kırılmadığına şaşan ULVİ
- Güvese asıllı Hubyarlı futbolcu ULVİ
- Mola yerinde tuvalete gittiğinde küçük suya'da para alıyormusun diye soran ULVi
- Hakkullah vergi rekortmeni ULVİ
- Burnunu kulağını peklemeyen şerbetçi ULVİ
- Sahibinden hasarlı 2. el ULVİ
- Sınavda boş kağıt verdikten sonra ortalarda 100 bekliyorum diye dolaşan ULVİ
- Leblebiyi kavuran dumanını savuran Çorumlu ULVİ
- Her yöne 1000 ULVİ
- Yetenek Sizsiniz'e katılıp yeteneksiz olduğunu kanıtlayan ULVİ
- Anlamca kaynaşmış birleşik fiil ULVİ
- Radar'a yakalanan RadarCı ULVİ


Ozan KELLECİ - Geniş Aile Boyacıköy

BLADE'im senin için aglarmıydım ?


20 Mart 2010 Cumartesi

Büyük bir kavganın eşiğinden nasıl dönüldü?


Geçtiğimiz hafta Pazar günü akşam gezmesine çıkan bir grup arkadaş, kanlı bir kavganın eşiğinden döndü.

Öncelikle görmüş olduğunuz fotoğrafta kim kimdir, onu açıklayalım:

İlk sıradan soldaki sarışın Firuz Erol; onun arkasındaki, ellerini birbirine kenetlemiş olan şahıs Uğur Köksal; onun yanında elini Köksal'ın omzuna atmış olan şahıs ünlü stratejist Bekir Acar; onun yanındaki kızcağız Sennur Ertürk ve onun bir yanındaki de Elekçi Kızlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin çiçeği burnunda başkanı Cansu Soylu.

Bu fotoğrafta yüzlere yansıyan gerilimin sebebi şu:

Bekir Acar'ın sarıldığı Sennur Ertürk'ün yavuklusu, soldaki Uğur Köksal oluyor. Köksal, fotoğrafa öyle bir bakış atıyor ki, "Hele bi flaş patlasın, ondan sonra kıyamet kopacak" der gibi aynen! Tebessüm içinde elini Köksal'ın omzuna atan Acar ise henüz olayın farkında değil.

Peki o gece tatsız bir hadise cereyan etti mi?

Ellerini sıkıca birbirine kenetleyen Köksal, bir süre sonra tavrının yanlış olduğunu fark etti ve duruldu. Zira Acar ve Ertürk kardeş gibilerdi. Gece bir tatsızlık yaşanmadan Eyvah Eyvah filmine gidilerek sona erdi.

18 Mart 2010 Perşembe

Aşk'ın tanımını yaptık! Buyrun yiyin...

Yakışıklı, alımlı bir genç sokakta yürüyordu. Arkasında güzel mi güzel taş mı taş bir kız yaklaştı ve gence ;
- "Seni coook seviyorum, ne olur bana karşılık ver" dedi.

Genç ise ;
- "Benden sana yar olmaz. Bak arkamdan ağabeyim geliyor, o daha yakışıklı hem o seni mutlu eder" dedi.

Kız arkasını dönüp baktığında çirkin mi çirkin bir yiğido geliyordu.

" Amaaa... Ben seni istiyorum " dedi genç kız.

Genç, hemen kıza cevabını kısa ve öz şu şekilde verdi ;
- " Eğer gerçekten beni sevseydin, dönüp arkana bakmazdın. "

**Biz buna halk arasında "Aşk'ın tanımı" diyoruz.

RadarCı - Aşkların Şehri Paris

17 Mart 2010 Çarşamba

Ünlü stratejist Bekir Acar, HT Magazin okurken yakalandı

Radarcı Facebook sayfası çığ gibi büyüyor

Tıkla

~ Attımm atttımm vallahi attımmmm yawww ~

İşte 25 Ekim 2009 tarihinde oynanan Fenerbahçe'nin 6alatasaray'ı 3-0 gibi bir skorla hezimete uğrattığı maçtan coook ilginç dialoglar ;

Leo Franco : Selamunaleyküm Güiza.
Dani Güiza : Aleyküm selam gardaşşş.
Leo Franco : N'aptın sen yaaaa?
Dani Güiza : Problem nedir gardaşşş?
Leo Franco : Ulan daha ne olacak, ıskaladın ıskaladın geldin ok'u bana sapladın a.q.
Dani Güiza : Lann(!) Leo Franco-duğumun çocuğu, sizin defans Mecnun gibi dolanıyordu, ben de Leyla'ya iş attım o da gol oldu. Şans işte.
Leo Franco : Oldu mu şimdi bu laf bu (İvedik edasıyla)? Sen kimin talibisin Güizaa yaa?
Dani Güiza : Manc-hester United Talipler Birliği :)

...şeklinde bir hayli ilginç diyaloglarla gülüşerek soyunma odasının yolunu tuttular.

RadarCı - Saraçhane

GÜNÜN ŞEHRİ: İZMİR...


1 haftadır yapmış olduğum araştırmalar ve görüşmelerde; ikinci bir Rusya havası olduğu söyleyebileceğimiz bu gavur(!) şehirde, yakışıklı olmamasına rağmen çok güzel kızlarla gezen erkekler inanılmaz dikkatinizi çekebilir. Her kızın güzel olduğu tabii ki bir yalan ama kızlar hoş, değişik, Türk erkeğinin gözüne ve başka uzuvlarına hitap eden bu kızların yakışıklı tercih yapabilme şansı neredeyse hiç yok. Böyle dikkatinizi yoğunlaştıracağınız bir gezi sizi rahatlatabilir.
Ayrıca Konak, Alsancak ve Bornova da gezebilir; iki çay kahve içilip, gelip geçenleri süzebilirsiniz. Karşıyaka'da Göztepe formasıyla veya Göztepe'de Karşıyaka formasıyla gezmek ise sizin hayatınızda yaşayamayacağınız heyecanlar tattırabilir.

Radarcı İzmir Eksperi..

* Bir süredir bu araştırmalar üzerinde yoğunlaşmamdan dolayı aranızda bulunamadım. Don't worry.

15 Mart 2010 Pazartesi

Beyler / bayanlar Ezel'le ilgili pek bilinmeyenleri açıklamaya devam ediyoruz:

Son bölümde Ezel'in, Dayı'nın ve Tefo'nun buluştuğu boğaz manzaralı park Cihangir'dedir. Bundan önceki bölümlerde de Ezel, Cengiz, Eyşan ve Ali birkaç kez aynı parkta buluşmuşlardı. Park'ın hemen aşağısı nargile kafeleriyle ünlü Tophane'dir.

İkinci olarak; yine son bölümde Cengiz'in ve Azad'ın buluştuğu ve Azad'ın suikaste kurban gitmeye ramak kaldığı mekanın adı Lokal'dir, Beyoğlu Tünel'de yer almaktadır.

Dayı'nın "Bu evi sadece ben biliyorum" dediği yeşillikler içindeki malikane ise Polonezköy'dedir.

Yine bu bölümde konuk oyuncu olarak yer alan, şu anda ismini hatırlayamadığım ameliyatı yapan doktoru seslendiren kişi Mahir İpek'tir.

Tebessüm budur:

13 Mart 2010 Cumartesi

Batman Belediye, Evren Koyun'u renklerine bağladı!


Göztepe'nin 25 yaşındaki deneyimli kalecisi Evren Koyun, kendisini iki yıllığına Batman Belediyespor'lu yapan sözleşmeye dün düzenlenen bir törenle imza attı. Batman Şehir Stadı'nda düzenlenen törene binlerce taraftar akın etti. Törenin ardından, yüzde yüz ipekten oluşan takım formasını öpüp başına koyan Koyun, "Artık tüm kurtarışlarımı Batman Belediye için yapacağım. Çok az gol yiyeceğim ve o goller de hep jeneriklik goller olacak" şeklinde açıklamada bulundu. Ayrıca Batman'ı çok iyi bir şehir olarak bulduğunu ifade eden genç kaleci, "Boş zamanlarımda Karl Marx okuyacağım" diyerek sözlerini noktaladı.

~ Sık Bakalımmmm ~

Sık bakalımm Sık Bakalımm Biber Gazı Sık Bakalımm
Kaskını Çıkar Copunu Bırak Delikanlı Kim Bakalımmm (!)

11 Mart 2010 Perşembe

Tarantino, Geniş Aile'ye sponsor olsa

~ Güizaaaaaaaaa geliyiii ehtiyar napacaguhhh ~

Ustaaaaaa, Güiza geldi n'apalımmm ?

- Kaleyi boş bırakın yeter (!)

Geniş Cemaat

Kerem ağabeyin son durumu


Doktor yaşama ve ölme arasında durumun eşit olduğunu söylüyor. Ara ara gözünü açtığı oluyor, konuşuyor. Ama bu gibi durumlarda 5 ve 10. günler kritikmiş.

Bekir Acar, Ezel'in final bölümünü öngörüyor! İşte o öngörü:


Bıçak yaralarının acısıyla yerde kalan Ömer sorar kendine "Neden" diye... Olmasını istediği dünyayı düşünür, yapmak istediği şeyleri ve cevap bulmaya çalışır sorularına.
Arka fonda Zülfü Livaneli'den 'sus söyleme' çalmaktadır.
Sedyeyle hastaneye kaldırılır ezik kahramanınız ve hastanede son ziyaretçilerini tahmin edebilirsiniz herhalde...
Ve kız söyler ona onu sevdiğini ve Ömer inanır, mutlu şekilde göçer bu dünyadan; çünkü ona bu kadarı bile yetmiştir ve bundan sora dayı sazı eline alır, başlar özlü sözlerine etkileyici sesiyle...
Yani anlayacagınız, Ömer 2002'de ölmüştür aslında.

Ezel'in asıl kahramanı, görünür senaristlerinden Kerem Deren yoğun bakımda!

Sevgili dostlar, dizimizin 'ismi görünür' senaristlerinden Kerem abi dün gece beyin kanaması geçirdiği teşhisiyle Alman Hastanesi'ne kaldırılmış durumda. Ağabeyimize acil şifalar diliyoruz, dua edelim.

Herkesten önce gelin siz izleyin Ezel'in 21. bölüm fragmanını

http://www.youtube.com/ezel#p/u/3/EBvrhN69tZw

10 Mart 2010 Çarşamba

Dikkat! Ezel'in şifrelerini çözüyoruz!


Merhabaleyin değerli izleyenler! Bir Ezel bölümü sonrası yine sizlerle beraberinko.

Pazartesi günü hatmettiğimiz 20. bölüm yine bünyelerimize ilaç gibi geldi.

Bu bölümün en önemli olaylarından biri şu oldu kanımca; her bölüm piç olmasına alıştığımız Ali bu bölümde öyle alengirli bir göt olma durumu yaşamadı. Onun boşluğunu Ezel doldurdu bu hafta. Ramiz Dayı, Ezel'i göt oğlanına çevirdi desek yeridir.

Nasıl mı? Anlatalım...

Şimdi efendim evvela şunu zihinlerinize şırıngayla gark edelim; bu bölüm Ramiz Dayı'nın; Ezel'i, onun sadakatini, durduğu yeri sınadığı bir bölümdü. Ve Ezel'in de affedersiniz şamar oğlanına evrildiği bir bölüm izledik bu sayede.

Sona sakladığımız cümlemizi çeyizinden çıkarıp ilk sıradan veriyoruz hemencecik:

Her şey Dayı'nın oyunuydu...

Bir soru indirelim gökten:

Bu bölümde kendisini gösteren Kandıralı, Dayı'nın düşmanı mı gerçekten?

Hayır.

Kim bu Kandıralı?

Dayı'nın adamı.

Ne kadar da sade, düz ilerliyoruz değil mi?

Devam o halde...

Kandıralı da bu oyunun bir parçası. Dayı'nın düşmanı ya da ona kazık atmış, hele hele kazık atıp da hayatta kalan tek kişi falan değil. Tam aksi, Ramiz'in en sıkı müritlerinden.

Dayı'nın kurduğu büyük senaryonun önemli taşlarından biriydi bu bölümde Kandıralı. Hazırlanan mizansen o kadar gerçekçiydi ki, arkada üç yüz bin tane adam falan, at misal... Ezel de yedi bir güzel bu yemi. Kendinden geçti, dünya başına yıkıldı elemanın. Hele o arabada Dayı'nın kızı olan Azad'ın anlattığı "3 çocuğunu da kendi öldürdü" hikayesi mahvetti Ezel'i. Kendini tuzağa düşürülmüş hissetti yerli malımız.

Ama şifreleri çözüyoruz diye boşuna demedik, kafalardaki soru işaretlerini kaldırıyoruz işte:

Dayı'nın çocuklarını öldürdüğü falan yok. Tam tersi, çocukları öldürülürken eli kolu bağlıydı bu adam. Yüksek bir ihtimal herhangi bir düşmanı veya düşmanları yaptırdı bunu ve kanıtlarını da cezavine, gardiyanın gözü önünde gönderdi. Gardiyan da bu işin içinde. Dayı, efsaneliğine halel getirmemek için kendi yazdırdığı düzmece kitaplarla "Çocuklarını kendi öldürdü" dedirtiyor.

Azad o kamerayı bilerek düşürdü. Ezel'in o görüntülere ulaşmasını istiyordu çünkü ve görüntüleri gören Ezel de ufo görmüş su sığırına döndü haliyle.

Neyse, biraz geriye dönelim. Kumarhaneye gidelim mesela. Cengiz, Dayı'yı göt ettiğini sandı örneğin, nah etti! Her şey yine Dayı'nın elindeydi, tüm ipler ondaydı. Cengiz - Ali ikilisine güçsüz, çaresiz gösterdi kendini bilerek. Ondan sonracığıma metruk binaya giderken de tek adamla gitti misal. Ulan koca Ramiz kızını kurtarmaya sadece bir şoförle niye gitsin? Ha ayrıca arkasından Cengiz - Ali ikisilisinin de geleceğini zati bilmekteydi Dayımız. Plan tıkır tıkır işliyordu yani.

Ezel'i sadakat sınavına sokan Dayı, yolda giderken aradı abimizi:

+ Temiz mi?
- Temiz.

Yarrak temiz Ezel! Neyi temiz amına koyim? Kızı bulmaya gidiyorlar, bulursalar annesinin rahmine geri yollayacaklar lan!
N'oldu? Yenik düştü sınavdan. Morali alt üst olmuştu çünkü kardeşimizin, Ramiz'in kendi çocuklarını öldürdüğünü ve kendinin de bir plan dahilinde dışarıya çıkarıldığını öğrendiği ya da şöyle diyelim, "öyle öğrenmesi istendiği"ni öğrendiği için. Balatayı sıyırdı ve Ramiz de o konuşmada özellikle, "Sen benim oğlumsun" dedi dikkatinizi çektiyse. Kendi oğullarını öldüren bir adamla -ki bu kısmı doğru değil- konuştuğunu fark eden Ezel, "Temiz" dedi. Bir sınavdan daha kaldı anlayacağınız.

He bakın bir şey daha var; Kandıralı kardeş, "Ben Dayı'nın en güvendiği ikinci adamıydım" dedi. Peki birincisi kimdi? Hiç merak ettiniz mi?

Bunun yanıtını ilerleyen bölümlerde vereceğiz. Çünkü ben dizinin 2 gizli senaristinden biriyim. Kerem Deren ve Pınar Bulut sadece görünenleri :) Hadi öptüm.

Sadakatin sınandığı bir bölümle ekrana geldi Ezel'imiz değerli izleyenler.

Aklıyla, müthiş oyun kurma tekniğiyle yedi düveli sıçırtan Ramiz Dayı yine ters köşe etti milyonları. Her şey kontrol altında anlayacağınız. Haftaya görüşmek üzere...

9 Mart 2010 Salı

~ ŞirinEvler 1-2 ~


Küçüklüğümden beri şu soruların cevaplarını hep merak etmişimdir.

1-) Şirinler gay mi?
2-) Nasıl çoğaldı?
3-) Yoksa hepsi Şirine'ye mi kaydı?
4-) Aman Tanrım yoksa Şirine kaşar mı?


** Sizce bu bi çelişki değil mi?

RadarCı - Şirinevler

8 Mart 2010 Pazartesi

~ Eline, beline; özellikle de diline " Hakim "olcan kardeşşşşşş ~


Hakim, saçı sakalı uzamış Necip Fazıl'a ;

- "Maymun'a dönmüşsün Necip" demiş.

Necip Fazıl yüzünü duvara çevirip ;

- "Şimdi de duvara döndüm " demiş.

7 Mart 2010 Pazar

YOK ARTIK!

Mankenliğe adım atan dizi oyuncusu Necati Şaşmaz;
" Beni mankenliğe zorlayan Nihat Doğan oldu. Kendisini kardeşim gibi severim. Delikanlı, aklı başında, vatansever, doğru. İnanın dizide Abdülhey öldü diye üzülmüyorum. Yerine Nihat girebilir" dedi.

ŞAKA YAPMIŞ!


Halk 3 darbe yemiş, sonra onlarca hükümet gelmiş. eıııee Gitmiş. Biraz eğlenelim dedim ya. Muhabbetin içine etmeyin. ıı. Uzaydan da gelmiyorum. Aslen Japon'um, hepsi yalan. Asıl uzaydan Japonlar geliyor. Öyle bir şey. Abuçiçi de Japonca'da Şaka anlamına geliyor" dedi.

DİYARBAKIR - BURSA

Dün öğle saatlerinde başlayan ve çıkan olaylardan dolayı tatil edilen Diyarbakırspor-Bursaspor maçının, dün gece yarısından sonra tüm Türkiye Disko Kralı'na kitlenmişken, kimseye denmeden Gaziantep Kamil Ocak Stadı'nda gizliden oynatılması ortalığı karıştıracak.
Olayın ortaya çıkması da hayli garip. Gece saatlerinde staddan gelen bağırışlar şaşıran ve pencerelerinden stadın yeşillikleri görünen B.F.;
" Baktım ki gece gece gençler toplanmış, bağıraşa çağıraşa top oynuyolar. Uzaktan bi baktım ki Ertuğrul Sağlam. Hocayı saçlarından tanıdım, maç da oldukça heyecanlıydı, 3-2 idi en son." dedi.

***Bizden duymuş olmayın, kimsenin yalancısı değiliz, tamamen kendimiz uydurduk.

6 Mart 2010 Cumartesi

Dursun Önal: İnsanın kendi kendini çekmesi harbiden zor işmiş!


İşadamı ve önemli bir sivil toplumcu olan Dursun Önal'ı kendi evinde kendi kendini fotoğraflarken yakaladık!

Editörlerimizin, "Bari kendi evinde yapmasaydın!" serzenişlerini haklı bulan Önal, "Valla oldu bi kere, şeytana uyduk. Zaten amma da zor işmiş böyle güzel bi poz vermek" diyerek durumuna açıklık getirmeye çalıştı.

Önal'ın söz konusu fotoğrafını gören üyesi olduğu sivil toplum kuruluşlarının bu sebepten Önal hakkında tasarrufta bulunacakları öğrenildi. Bu pozlar genç işadamımızın epey bir başını ağrıtacağa benziyor.

Radarcı editörleri şu anda nerede?

Radarcı editörleri an itibarıyla, 2010 Aforizma Oscarı'nı alan Emel Sel'in kendi evinde verdiği sazlı - sözlü davete iştirak etmiş bulunuyor.

Sel'in bu özel gece için bir fasıl ekibi tuttuğunu belirtmek isteriz.

5 Mart 2010 Cuma

Elekçi Kızlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yeni başkanını seçti

Türkiye'nin 35 ayrı kentinde kurulu bulunan Elekçi Kızlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, ilk olağan genel kurulunu geçtiğimiz pazar günü İstanbul Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdi.

Genel kurula elekçilik adına şehit olan kadınlar için 1 dakikalık saygı duruşuyla başlandı. Elekçilikleri sebebiyle gişilerinden yedikleri bolca zopa yüzünden yatalak olan kadınlara da acil şifalar dilendi.

Derneğin 2 yıllık faaliyet raporunun okunmasının ardından oylamaya geçildi. Gerilimi bol olan oylama esnasında sandık başındaki elekçiler ara ara saç saça kavgaya da tutuştu.

İki adayın yarıştığı başkanlık seçiminde ipi göğüsleyen elekçi Cansu Soylu oldu. Şu sıralar asker yolu gözleyen Soylu, zaferini sevdiceği Ömer'e hediye etti. "Her başarılı elekçinin arkasında bir erkek vardır" diyerek söze giren Soylu, cümlenin devamını getiremediği için o sözden de çıkamadı. Yoğun alkışlarla kürsüden inen Soylu'nun ilk iş olarak fotoğraf çekimlerine katıldığı ve sanal bir derginin kapağını süslediği öğrenildi. Yeni elekçi liderimize Radarcı olarak başarılar diliyoruz. İşte Soylu'nun o kapak fotoğrafı:

Selda Yalçın: Önüme gelene kafayı yeminlen gömerim!

İstiklal Caddesi'nde arkadaşlarıyla kısa bir gezintiye çıkan Selda Yalçın, "Şu sıralar kafam bin beş yüz, o derece bozuk ve üstüme gelmeyin; inanın dalıcam yoksa" diyerek etrafa dehşet dakikaları yaşattı.

Kimseye zarar vermemek için arkadaşlarının kolundan tutarak kendini zapt etmeye çalışan Yalçın, "Ama günah benden gitti, önüme gelene kafayı ahanda böyle gömerim" diyerek 'kafa gömme' hareketi çekti. Radarcı muhabirleri de o hareketi işte böyle görüntüledi: